Fiziksel guzellik - jane eyre ve madam bovary

Authors Avatar

Serra Ercil

05/04/2005

Fiziksel Guzellik

Fiziksel güzellik, pek çok kişi tarafından çok önemli ve imrenilesi bir nitelik gibi görülür, ancak içsel güzellik ve karakter sağlamlığıyla da desteklenmeyen fiziksel güzellik insana kalıcı başarı, huzur ve mutluluk getiremez, hatta zaman zaman zarar dahi verebilir. Fiziksel olarak güzel kişiler toplumsal konumlarını yükseltmek için bunun yeterli olduğunu düşünerek kendilerini geliştirme ihtiyacı duymazlar ve bu durum onların hayatta başarısız olmalarına neden olur; on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllara bakıldığında bu dönemde hakim olan fiziksel güzelliğin tehlikeli olduğu düşüncesinin temelinde dinsel doktrinlerin de olduğu görülmektedir. Bu düşünceler Charlotte Bronte’nin “Jane Eyre” ve Gustave Flaubert’in “Madame Bovary” adlı romanlarında da ortaya atılmıştır.

        Fiziksel olarak güzel kişiler toplumsal konumlarını yükseltmek için bunu yeterli görerek kendilerini geliştirme ihtiyacı duymazlar ve bu durum onların hayatta başarısız olmasına neden olur. Güzellik bazı durumlarda kolaycılığa neden olabileceğinden kişi için tehlikeli de olabilir. “Erdem, güzelliği yola getirinceye kadar, güzellik erdemi fahişeye çevirir.” diyen Shakespeare de fiziksel güzelliğin kontolünün zor ve tehlikeli olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle fiziksel açıdan güzel olan kadınların, toplumun daha üst katmanlarına yükselebilmek için çok çalışmak ve kendilerini geliştirmek yerine, güzelliklerini kullanarak zengin bir koca bulmak ve bu hedefe kolay yoldan ulaşmak gibi bir yöntemi denedikleri tarih boyunca görülmüştür ve bu eğilim günümüzde de varlığını korumaktadır. Bunun da temelinde kolaycılık yatar ve bu kolaycılığı körükleyen yine bu kişilerin güzelliğidir. Emma Bovary de bu tip kadınlara örnek olarak gösterilebilir. Emma’nın güzelliğini kullanarak kolay yoldan sınıf atlama hayalleri ilk olarak baloda ortaya çıkmıştır. Bu bölümde Emma’nın “altın tıpalı şişeler ... dantel süsler, pırlantalı broşlar, madalyonlu bilezikler” (Flaubert, 65) gibi zenginlik gösteren detayları gözlemlemesi ve “elbiseleri herkesinkinden daha iyi dikilmiş” (Flaubert, 66) ideal erkekleri uzun uzadıya incelemesi bu baloya aslında bu erkeklerden birinin dikkatini çekerek böylesi bir hayata karışabilmek umuduyla geldiğini düşündürür. “Jane Eyre”deki karakterlerden Blanche Ingram da Emma gibi güzelliğini kullanarak zengin bir koca bulmak istemiş ve gözüne kestirdiği Bay Rochester’la sadece zengin olduğu için evlenmek istemiştir. Charlotte Bronte da bu durumu falcı kılığındaki Rochester’ın ağzından, “Onun kendisini sevmese de kesesini sevdiği belli.” (Bronte, 257) sözleriyle ortaya koymuştur. Öte yanda fiziksel güzelliğe sahip olmayan kadınlar toplumun üst katmanlarına ulaşabilmek için çok çabalamak ve bu hedefe güzelliklerini değil, güçlü karakterlerini ve akıllarını kullanarak ulaşmak zorundadırlar. Fiziksel açıdan güzel olmayan Jane bunun bilincinde olarak hayatı boyunca hep kendini geliştirmeye ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmış, bunu da başarmıştır. Yukarıda anlatılan iki kadın tipinin karşı karşıya geldiği durumlarda ikincisi galip çıkar, yani sadece güzelliğine güvenen kadınlar başarısızlığa uğrar. Jane ve Blanche Ingram’ın aynı kişiyi sevmeleri ve sonunda kazananın Jane olması bu görüşü destekleyen bir örnektir. Blanche, Rochester’la evlenmeyi bu kadar kafasına taktığı ve Jane’den de daha güzel olduğu halde sonuçta Rochester’ın Jane’le evlenmek istemesi güzelliğin her şey olmadığını göstermektedir. Ayrıca roman boyunca hep güzelliğine güvenerek hareket eden Emma’nın Jane kadar mutlu olamaması ve sonunda da intihar etmesi iki ana karakter arasındaki mutluluk yarışını güzel olmayan Jane’in kazandığını gösterir. Bu örnekler göstermektedir ki güzellik, kişiye bunu doğru şekilde idare etmesini sağlayacak olan karakter özelliklerinden yoksun olarak verilirse kolaycılığı ve dolayısıyla da başarısızlığı getirir. Ayrıca fiziksel güzelliğe sahip olmamak kadınlar için dünyanın sonu da değildir ve bu eksikliğin kişinin içsel güzelliği ve sağlam karakteriyle kapanması mümkündür. Fiziksel güzellik geçicidir ve kişiye ancak hayatının belirli bir bölümünde katkı sağlayabilir. Oysa kalıcı olan kişinin içsel güzelliği ve karakteridir ki bunlar fiziksel güzellik sona erdikten sonra bile varlıklarını sürdürdükleri için daha değerlilerdir. Konuya bu açıdan bakıldığında güzel olmayan kadınlar için bu durumun içsel güzelliklerine yönelmek ve karakterlerini geliştirmek için bir şans olarak görülmesi de mümkündür. Bu görüşü destekleyen kadın karakterlere her iki romanda da rastlanmaktadır ve bunların içinde en belirgin olanı Jane’dir. Jane’in güzel olmadığı halde çok iyi huylu ve düzgün karakterli olduğu roman boyunca tüm davranışlarından çıkarılabilmekterdir. Jane’in iyi yürekli ve düzgün karakterli olduğunu Rochester’ın falcı kılığında onunla konuşurken yaptığı saptamalar kanıtlamaktadır. “Bu alın sanki: ‘Yaşam koşulları, kendi onurum gerektirse ben yalnız da yaşayabilirim. Mutluluk alabilmek için ruhumu satmama gerek yok’ diyor.” (Bronte, 258) diyerek Rochester Jane’in ne kadar sağlam bir karaktere sahip olduğunu belirtmiştir. “Madame Bovary”de ise bu tanıma uyan başlıca karakter Madame Homais’dir. Zaten doğal bir güzelliği bulunmayan, bir de üstüne sıcak su dökülmesi sonucu yanması nedeniyle daha da çirkin bir hale gelen ve güzel gözükmek için de hiçbir şey yapmayan Madame Homais roman boyunca hep saf, iyiliksever ve yardımsever bir karakter olarak karşımıza çıkmıştır. Zaten Emma’nın da onun için, “Koyun gibi halim selim, çocuklarını, anasını, babasını, akrabasını candan seven, başkalarının felaketine ağlayan ... bir kadıncağız” (Flaubert, 107) demesi Madame Homais’nin ne kadar iyi kalpli olduğunu kanıtlamaktadır. Fiziksel güzelliğe sahip olmayan kadınlar için bu büyük bir eksiklik olmadığı gibi zaman zaman onların değerini de arttırabilir. Güzel olmamanın eksikliğini kalpleri ve karakterleriyle kapatabilen kadınlar bunu başarmaya gerek duymayan güzel kadınlara göre daha değerlidir ve bunun da ödülünü şu veya bu şekilde alırlar. Bu ödül duruma göre gerek maddi gerekse manevi şekilde alınabilir. Sağlam karakterli kişilerin hayatta daha başarılı olması ve daha büyük takdir toplaması bu ödülün toplum tarafından verilmesinin bir örneğidir. Bu ödül aynı zamanda ilahi adalet şeklinde de ortaya çıkarak insanüstü bir varlık tarafından bu kişilere verilebilir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde Jane’e amcasından kalan servet, Romantizm akımının bir özelliği olarak bu romanlarda etkileri sıkça görülen, doğaüstü güçler (Tanrı) tarafından tüm bu çabaları ve zorlu koşullar altında korumayı başardığı düzgün karakteri için verilmiş bir ödül olarak anlaşılabilir. Jane’in aldığı diğer bir ödül ise, kazanmak için hiç de çırpınmadığı halde, zengin ve kendisini mutlu edecek bir kişiyle evlenebilmesi olmuştur. Güzel olmayan kadınlar bu durumu kendi avantajlarına kullanarak kendilerini içsel güzellik yönünden daha çok geliştirme şansını bulabilirler. Güzellik, kişiye tek başına fazla bir şey katmayacağı gibi olmaması halinde de bu telafisi olmayan bir felaket değildir.

Join now!

        On sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllara bakıldığında bu dönemde hakim olan fiziksel güzelliğin tehlikeli olduğu düşüncesinin temelinde dinsel doktrinlerin de olduğu görülmektedir. Hristiyanlık inancında Havva’nın Adem’i elmayı çalmaya ikna etmesinden gelen tüm kadınların günahkâr olduğu düşüncesi vardır. Buna ek olarak da güzel kadınların namuslu erkekleri baştan çıkartarak kötü yollara düşüreceği ve bu yüzden de günahkar oldukları kadar tehlikeli de oldukları inancı Hristiyanlığın uzun yıllar boyunca yorumunu yapan din adamları tarafından öne sürülmüştür. Umberto Eco’nun Orta Çağ’da geçen “Gülün Adı” romanının da temelini oluşturan düşüncelerden biri olması da bu inanışın temellerinin ne kadar eskilere dayandığını göstermektedir. Bu dönemde güzel kadınların tehlikeli ...

This is a preview of the whole essay