Kent: Bu karakter ise krala olan sadakatiyle ünlüdür. Kral onu oyunun başında kovar. Ancak o başka bir kılıkla karşımıza çıkar. Oyunun sonunda ölmeyen bir başka karakter de kenttir. Kent kralın sağ koludur ve onun danışmanı rolündedir.
Cordelia: kralın küçük kızıdır. Ablaları gibi krala olan sevgisini kelimelerle ifade edemediği ve dürüst olduğu için kral onu evlatlıktan reddeder. O da fransa kralıyla evlenerek başka bir hayata başlar. Ancak oyunun sonunda o da öldürülür.
Regan: Kralın diğer kızıdır. Cornwall dükü ile evlidir ancak edmund ile ilişkisi vardır. Oyunun sonunda ise ablası gonerille birbirlerini öldürürler.
Goneril: Kralın en büyük kızıdır. Albany düküyle evlidir. Oda kız kardeşi regan gibi babasının gözünü boyayarak toprakları elde etmiştir. Ancak edmundu regan ile paylaşamayarak birbirlerini öldürürler.
Fransa kralı: Cordelianın taliplerinden birisidir daha sonra kocası olmuştur.
Edgar: gloucester kontunun büyük oğludur ancak edmundun oyununa gelerek ülkeyi terk etmiştir.
Edmund: Gözü sürekli tepede olan bir karakterdir. Babasının ölümünden sorumludur ve hatta oyunun sonunda cordeliayı da öldürten odur. O da oyunun sonunda ölmektedir. Regan ve gonerille ilişki yaşayarak onlardan çıkar elde etmeyi amaçlamıştır.
Soytarı: sürekli kralın yanında gezen soytarısıdır. Deli olduğu için istediği yorumu yapar ve kimse onu sorgulamaz. Ancak çoğu zaman doğruyu söyler.
Olay Britanya’da geçmektedir ve 16. İle 17. Yüzyıl arasında bir zaman aralığında geçmektedir. Bunu kitabın içindeki tarihsel bilgilerden ve kitabın yazılış tarihlerinden yola çıkarak söyleyebiliriz. William Shakespeare de 16. Yüzyılda yaşamış bir yazar olduğu için yaşadığı dönemde ortaya çıkan olayları veya ortaya çıkabilecek olayları anlatmış olabilir. Zaten yeniçağda insanların yaşam standartları ve sosyal yaşantıları arasında pek fark yoktur. Yani 15. 16. Veya 17. Yüzyılda insanlar benzer yaşam koşullarıyla yaşamışlardır. Bu yüzden kesin bir tarihsel bilgi vermek mümkün değil. Günümüzde teknoloji ve buluşların etkisiyle 20. Ve 21. Yüzyıl arasındaki fark o dönemde olmadığı için böyle bir farklılıktan söz etmek mümkün değil.
Kral lear trajik bir oyun olduğundan dolayı yazar kahramanların ve olayların üzücü olması açısından elinden geleni yapmıştır. Zaten William Shakespeare dili ve anlatımı sayesinde dünyanın en ünlü yazarlarından biri olmuştur. Kullandığı dil biraz ağır olsa da eseri ünlü bir yapıt haline getirmeyi başaran da budur. Oyun şiir şeklinde yazılmıştır. Yapıtın bir tiyatro oyunu olması açısından şiir şeklinde yazılması oldukça önem taşır. Ayrıca Shakespeare “kral lear” da çok sayıda betimleme, imge ve sembol kullanmıştır. Oyun trajik bir oyun olduğu için trajik eserlerin genel özelliklerinde olduğu gibi bu oyunda da ölüm sahnelerine ve kanlı sahnelere yer verilmemiştir. Olaylar olmuş gibi gösterilerek seyircinin anlaması sağlanmıştır. Fakat diğer trajik eserlerle karşılaştırdığımızda koro yoktur. Tüm bunlar kral lear adlı eseri yücelten etkenlerdir.
William Shakespeare deyince akla gelen ilk şey yazdığı trajedilerdir. Bu trajedi de William Shakespeare’i dünyaca ünlü bir yazar yapan eserlerden birisidir. Shakespeare kral lear ile insanlara nankörlüğün ve sadakatsizliğin kötü sonuçlarını anlatmayı amaçlamış ve bu oyunu yazmıştır. Kullandığı sembollerle de vermek istediği mesajı dolaylı yoldan seyirciye vermiştir. Oyunun sonunda çoğu karakterin ölmesi ise oluşan kötü sonuçların somut göstergesidir. Yazar aynı zamanda iki farklı hikâyeyi başarılı bir şekilde birbirine bağlamıştır. Birinci hikâye olan kral lear ve kızlarının hikâyesiyle, ikinci hikâye; gloucester kontu ve oğullarının hikâyesi oyunun sonlarına doğru ortak noktada kesişmişlerdir. Her iki hikâye de evlat nankörlüğünü içermektedir. Kral lear genel olarak mesajlar içeren, göründüğünden daha fazlasına sahip olan bir oyun olduğu için günümüze kadar güncelliğini korumuştur. Bu eser yüzyıllardır okunduğu ve oynandığı için başyapıtlar arasına girmiştir.