Arabesk ve Arabesk Kltr 1960lardan 1970lere arabesk, zellikle kentlerin marjinalinde ve tarada yaayan alt-gelir gruplarnn hicrann

Authors Avatar by dahman (student)

TÜRKİYE’DE ARABESK OLGUSU

TARİH PROJESİ

DİLARA AHMAN L3B 994

Arabesk ve Arabesk Kültürü

1960’lardan 1970’lere arabesk, özellikle kentlerin marjinalinde ve taşrada yaşayan alt-gelir gruplarının hicranını dile getiriyordu. Bir hicranın sesi olduğu içinde, bütün teslimiyetçi söylemine rağmen, kendiliğinden bir isyanı açığa vuruyordu. Toplumsal düzlemde de bireysel düzlemde de başka bir kimlik ve statü edinme isteğinin feryadıydı. Arabesk kültürü ; 60 yıllarda ülkede sanayileşmenin başlaması ve buna bağlı olarak köyden şehre göçlerin çoğalması ve akabinde şehirlerde hayatın şeklinin değişmesi sonucunda oluşan kültürdür. Şehirlerde yaşam , bekledikleri gibi olmayınca gece kondular yükselmeye başladı. Bu gecekondulara engel olunamayınca , düzensiz olan alt ve üst yapı sorunları beraberinde farklı sorunları da peşinden getirdi.  Bu tür sorunlar insanlarımızı acı çekmenin , kendileri içinkaçınılmaz bir son olduğunu düşünmeye sevk etti. Her şehirde irili ufaklı memleket mahalleleri oluştu. Memleketler adına dernekler kuruldu. Bu hayatlarının her aşamasına yansıdığı gibi dinledikleri müziklere de yansıdı. 

Arabeskin toplumsal tarihine bakıldığındaysa Türkiye’de 1950’li yıllara kadar giden bir geçmişe sahiptir. Bu yıllar insanların yeni ümitlerin peşinde köyden kente göç etme süreçlerine rastlar ve Türkiye’ de sanayileşmeyle birlikte özellikle doğu illerinden kente başlayan göçlerle yakından ilişkilenir. Sosyolojik olarak bu durumun tanımı budur. Oysa göçün insanlar için tanımı kitaplarda yazıldığı kadar kolayca anlaşılacak bir olgu değildir, göç eden insan bir bakıma yarım kalır, geride bırakılanların hüznü yeni bir yaşamın belirsizliği üzerinden şekillenir. Bu belirsizlik bireyin kendi tanımını kaybetmesine ve kendisini yeni bir kültürle var etmesine sebep olur. Bu kültürün müziksel yansıması ise arabesktir. Yarın ne olacağını bilemeyen birey her şeyi kadere bağlamaya zorunlu kalır, bu boşluk durumunda acı, dert ve kederle kendisini yeniden üretir. Arabesk, müzikal bir oluşumun ötesinde kültürel bir durumu tanımlamakta, modern olmaya çalışırken geleneğin şekil verici özelliğini gözler önüne sermektedir.

70 li yıllarda birçok müzik adamı acılı, hüzünlü , dertli , ulaşılmaz aşk konuları işleyereki insanların dertlerine sorunlarına tercüman olduğu için gecekonduların tamamına hitap ettiler. Onlar bu yeni müşteri kitlesinin keyfini çıkarırken , aynı insanlar yaşadıkları bölgede , işyerlerinde bu tür müzikleri dinledikçe kitleler giderek arttı. Zamanın en çok satan plakları oluverdi bu tür müzikler.  Artık tek kitleleri gecekondular değildi. 70 li yılların sonlarına doğru , ülkede başlayan iç karmaşa durumu dahi bu baskın kültürü değiştiremedi. Her yerde yaşantı bu şekilde değişmiş oldu. Arkasından Türk sineması da bu kitleyi boş geçemezdi elbette. Sinemalarımızda bu akıma ayak uydurarak içeriği acı dolu bir sürü film çekildi. Artık sinemalara gidilip ‘’çok güzel bir filmdi baştan sona kadar ağladık’’  sözleri 80’li yılların en çok duyulan sözleri olmuştu.

Join now!

90’lı yılların başlarında özel televizyonların boy göstermesi ile bu baskın kültür daha çok gösterim alanı bulmaya başladı. En çok izlenen diziler genelde hep bu tür diziler oldu. Ticaretin her ayağında olduğu gibi televizyonculuk ayağında da malesef hep bu kitle kullanıldı. Sanayileşmenin gereği olarak bunlar gayet normal olsa da , beraberinde uygulanması gereken politikalar yetersiz kalınca şehirlerimizde küçük ve orta boyda köylerin birleşmesi ile oluşmaya başladı. Uyum sürecinde yaşanan sıkıntılar , arabesk kültürünü baskın kültür haline getirdi.  

Arabeskin Etkileri

Kültüre yönelik politikaların açıkça şekillendirilip uygulandığı laikleşen bir ülke olarak Türkiye bağlamında bu müziğin varlığı, her düzeyde, şiddetli tartışmalara yol ...

This is a preview of the whole essay